Monday, June 22, 2009

Eskinin yeniyi görüşü (ön yargılı)

ESKİLERİN YENİSİ 

 Yeniler yenileri bilirler. Yeni mekanları, yeni zamanları, yeni yazanları uzaktan, yakından bilirler. Seçim olduğunu algıladıklarında da tercih ederler. Eskileri beğenmeyeceklerinde kararlıdırlar. Onların en fazla da eskiliklerini sevmezler. 

 Çok yakından tanıdığım çocuğun biri, daha dört yaşındayken, onu öpmeğe kalkışan yaşlı akrabasına, “Annem yaşlıları öpmeme izin vermiyor,” demişti. Şimdi, pek beğenmese bile sevdiği birkaç yaşlı var, otuzlarına yaklaşırken. Öpmek ise domuz veya kuş gribi ve Kırım*Kongo Kanlı Ateşi gibi hastalıkları bulaştırabilecek her tür kene ve benzeri mahlukata rağmen, belki de anne iznine artık tabi olmadığından, günümüzün kaçınılamaz güncel gerçeklerinden. 

 Yenileri bazen kandırmak için eskiler yeni cilt ve sayfalarda sunulurlar, eskimiş plak cızırtılarının giderildiğini sananlar tarafından otuzüçlük plağı yeni icat sanan gençlere. Bütün Shakespeare piyeslerinin Londra’da 20 yıldır artık çok genç olmayan Amerikalılar tarafından seyircilere bir saat kırkbeş dakikada sunulduğu gibi. Veya, bazı eskiler, dünya ve Türk edebiyatının en büyük ve tanınmışları olarak sakallı, bıyıklı uzmanlar tarafından seçilerek yüz sayı ile sınırlanırlar. bir şekilde. Bazen mahkeme kararı, bazen sınav sistemi kararı ile zorunlu okunmalarının yararları tanrı ile seçici arasında kalmak üzere, sunulurlar. 

Vakitlerini taba olmanın alışkanlıkları ile okumamak için özür üretmeye çalışan ülkemiz gençleri de, "Hocam bu listeyi mi okumamızı ve ezberlememizi istiyorsunuz?" diye sorarlar. Yıllarını listelerle geçiren bazılarımız da, içimizden, “Ah, bir genç olabilsek,” diyerek, “Ben eski değilim!” diye bağırırız, sıkça, cılız, titrek, fakat kültürlü, deneyimli, bilgili, ama gene titrek, duyulmayan, duyulduğunda dinlenmeyen seslerimizle. Haziran, 2009